Osman Bilge
01 Aralık 2011
|
2012 FRANCHISE SEKTÖRLERİ (PARA) |
Tüketici davranışı tüm dünyada benzerlik gösterir. Ürün veya hizmet alırken aradığı özelliği biliyorsa kendine güvenir, örneğin domates alacaksa pazara gider, gözüyle rengini, eliyle dokusunu anlar, pazarlığını yapar, alır. Neye dikkat etmesi gerektiğini bilmiyorsa, deneyime dayanır veya vaade inanır. Bunda esasen kişilik özellikleri etkin oluyor. Tutucular denenmişten şaşmaz, taşınsa bile kasabını değiştirmez, tanıdıklarından tavsiye almadan tatile gitmez. Yenilikçiler vaatlere inanır, tezgahtarın lafına, reklamın etkinliğine, markanın gücüne kapılır, alır. Eskiden insanlar az gezer, az tüketirdi, pazarcı esnafı, esnaf lokantası herkese yeterdi, markalaşma lokal olurdu. Şimdi çok geziyor, çok tüketiyorlar, bildikleri yetmiyor, denedikleri zincir mağazaların şubelerini ve güvendikleri markaların ürünlerini tercih ediyorlar, global markalar oluşuyor.
Bu nedenle ekonomi geliştikçe zincirler daha çok rağbet görüyor. Zincirleşmenin iki yolu var, ya kendi şubelerinizi açarsınız, veya franchise verirsiniz. Hangi sektörde hangi yolun seçileceğini aslında marka sahipleri değil, çevre koşulları belirliyor. Mağaza yönetimi kolaysa, tüketici öncelikle fiyata bakıyorsa, şube zincirleri büyüyor, hipermarketlerde, süpermarketlerde, elektronik mağazalarında olduğu gibi. Mağaza yönetimi zor ve kişisel beceri gerektiriyorsa franchise zincirleri büyüyor, fast food, restoran, emlak sektörlerinde gördüğümüz gibi. Bazı sektörlerde değişim yaşanabiliyor, örneğin kafeler önceleri franchise ediliyordu, şimdi büyük zincirler kendi şubelerini açıyorlar. Konfeksiyoncular franchise bayilerle büyüdü, şimdi mağazaları geri alıp kendileri işletiyorlar.
Franchise sektörünün gelişmesini bu çerçeveden bakıp değerlendirmekte yarar var. Franchise alacaklar için başka, zincir kuracaklar için başka sektörler cazip kazançlar vaat ediyor. Franchise almak için “hangi marka iyidir” diye sormak yerine, “hangi sektörde franchise alma fırsatı var” diye sormak gerekiyor. Franchise alacaksanız, marka sahiplerinin franchise alan işletmecilere ihtiyacı olan sektörleri seçmelisiniz, aksi takdirde bir süre sonra düşük fiyat ve düşük karla çalışan şube zincirleri karşısında dayanamazsınız.
Giyim
Yan yana AVM ler açıldıkça, belli giyim markaları çok yayıldı, mağaza başına yapılan iş düştü. Eskiden herkes kazanırdı, artık işi bilen kazanıyor. Buna karşın tabelanın gücü görüldü, bayiler artık markanın şemsiyesi altında çalışmak istiyorlar, güçlü markalar ise bayilik vermeyip kendi şubelerini açıyorlar. Giyim sektöründeki girişimciler için cazip dönem geride kalmış gibi görünüyor. Ancak yarış sürüyor, yeni çıkan, tasarımı ve üretimi güçlü, fiyat yapısı rekabetçi olan markaları yakalayan kazanıyor.
Hediyelik
Gelir düzeyi yükseldikçe, kişisel ve hediyelik ürünlere yapılan harcama artar. Kişisel aksesuar, hediyelik eşya, tasarım ürünü dekoratif ürünler, duvar süsleri, bijuteri, yarı kıymetli taşlar, gümüş takılar, büyüklere oyuncaklar vb. konseptleri bu kapsamda değerlendiriyorum. Bun Design, Bigg Shop bayilik verirken Tchibo şube açıyor. So Chic, Sette çok yayıldı, henüz her yerde aynı talebin olmadığını gördüler. Dekorjinal kesme duvar süsleri ve aynalarla tanındı. Bijuteri zincirlerinin sayısı hızla artıyor.
Turizm eğlence
Dinlenmek ve eğlenmek için ayrılan zaman ve para hızla artıyor. Geçmişte izinde köyüne giden Türk toplumu, artık tatile tatil köyüne gidiyor. AVM lerde açılan çocuk oyun alanları binlerce m2 kaplıyor. Çocuklara kum boyatan, çikolata yaptıran vb. standlar güzel iş yapıyor. Her AVM de sinemalar, bowling salonları, carting pistleri açılıyor, 5 boyutlu sinemalar yayılıyor. Eğlenceli ve rahat sosyal ortam arayışı sonucu zengin menülü kafe-bistrolar, meşrubat ve bira içilip salon oyunları oynanan mekanlar çoğaldı. AVM ler kar pisti, akvaryum gibi eğlence temalarını öne çıkarıyor. Bu işlerin tamamını, rüzgarı arkadan alan eğlence sektörü olarak görüyorum. Bu alanda başarılı markaların çoğu kendi şubelerini açıyor, azı franchise veriyor. Eğlence konusunda iyi yeri ve iyi markayı bulan, fiyatına bakmasın alsın.
Fast food
Franchise için lokomotifi olan fast food sektöründe, futboldaki gibi bir ayrım yerleşti. Süper ligin oyuncuları dünya devleri ve günde 4-5 bin liranın üzerinde ciro yapan az sayıda yerli marka. Bunların yatırımı milyonu buluyor, bir alan bir daha alıyor, bazısını markanın sahibi kendi açıyor, fabrika gibi kar ediyorlar. Birinci lig oyuncuları günde 2-3 bin lira ciro yapan tanınmış markalar. Bunlar yatırımcısını memnun ediyor ama bazı nedenlerle bir türlü süper lige yükselemiyorlar. İkinci lig oyuncuları günde 1-2 bin lira ciro yapan, büyüme yolundaki yerli konseptler. Bunların işletmecilerinin işi bilmesi ve başında durması şart. Cirosu bin liranın altında kalan amatör küme oyuncularının zincirleşseler bile marka olduklarını söylemek zor.
Kafe
Türkiye’de sosyalleşmenin yeni bir ortamı var. Gençler, yaşlılar, çiftler, hanımlar, arkadaş grupları, iş insanları artık kafelerde buluşuyor. Marka olarak algılanmayı başaran, buluşma noktası oluyor. Bu algıyı oluşturamayanlarsa aynı dekoru yapsa, aynı ürünü satsa bile boş kalıyor. Marka sahibi insanların ne istediğini anlamamışsa, kahve vermenin yettiğini sanıyorsa, müşterisini kaybediyor, yerini devrediyor. Bu sektör dolu gibi görünse de, işletmeyi bilenlere her zaman yer var. Hızlı yayılma yanıltmasın, kafe işinde yüksek kar marjı vardır ama, işletme giderleri de yüksektir, iş yapamazsa adamı götürür. Yer ve marka iyiyse kaçırmayıp girmeyi öneriyorum.
Eğitim
Türkiye gibi genç nüfusu olan bir ülkede, eğitim sektöründe iş bitmez. Üniversiteye hazırlık bitse, birebir ders sürer. İngilizce, bilgisayar, meslek edinme, kişisel gelişim, yönetim, KPSS, TOEFL, yurt dışı eğitim, koçluk vb. yüzlerce farklı eğitim veren kuruluş ve marka var, hepsinin de müşterisi var. Geçmişte sadece zorunlu eğitime para harcanırken, şimdi kendini geliştirmeye para harcanıyor. Kurumsal çalışan, güven veren, işini iyi yapan eğitim kurumları para kazanıyor. Bu işi yapmak için eğitimci olmak gerekmiyor, tersine pazarlamada iyi olmak gerekiyor. Piyasada franchise fırsatları kadar tuzakları da var, önerim işe girmeden önce çok iyi araştırma yapmak olacak.
Emlak
Emlak aracılığı her zaman en kazançlı işlerden biri oldu. Ama aynı zamanda oldukça da zor bir iş. Çok ve disiplinli çalışmak gerekiyor. Çoğu kişinin sandığı gibi, iki yer gösterip dünyanın parası kazanılmıyor. O nedenle sektöre çok kişi giriyor ama, az kişi başarılı ve kalıcı oluyor. Ama görünen bir gerçek var, markalı ve disiplinli çalışanlar, mal sahipleri ve yer arayanlar tarafından tercih ediliyorlar. Bu nedenle yabancı zincirlerin yanı sıra yerli zincirlerin sayısı da, şubesi de hızla artıyor. Becerebilen için kesinlikle denenmesi gereken karlı bir iş.
|
|